Tarih ve Kültür Kenti Kilis, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gaziantep platosunun güneybatısında, Acar Dağının eteklerinde yer alır. Güneyi Suriye toprakları ile çevrilidir. Bağları ve zeytinlikleri ile olduğu kadar tahıl ambarı ovalarıyla da zengin ve bereketli bir yerleşim merkezidir. Anadolu, Mezopotamya, Kuzey Suriye ve Mısır gibi en eski uygarlık merkezleri arasında yer alan Kilis, uzun bir dönem ticari yönden hareketli, farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı merkez konumu ile varlığını sürdürmüştür. Doğası ve yerleşime elverişli coğrafyası ile tarih boyunca; Babil, Hurri-Mitanni, Hitit, Arami, Asur, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Memluk ve Osmanlı'ya ev sahipliği yapan Kilis, bu uygarlıkların günümüzdeki izleri ile adeta bir açık hava müzesi görünümündedir. Sahip olduğu bereketli topraklar ile birlikte doğu-batı ve kuzey-güney yönünde uzanan yollar üzerinde bulunması, Kilis'i binlerce yıl boyunca önemli bir yerleşim bölgesi yapmıştır. Gerek şehir merkezi konumundaki Oylum Höyükte elde edilen arkeolojik bulgular, gerekse il sınırları içerisinde yapılan yüzey araştırmalarında belirlenen arkeolojik merkezler, Kilis'in sahip olduğu arkeolojik zenginliklerinin stratejik konumu ile olan bağlantısına işaret etmektedir. Kilis ve çevresinde farklı dönemlere ait yaklaşık 150 arkeolojik merkez belirlenmiştir. Bunlar arasında; 62 höyük, 8 tepe yerleşmesi, 22 yamaç yerleşmesi, 16 düz iskan, 11 kale, 17 paleolitik buluntu yeri, 6 kaya oyuğu mezar, 6 mezarlık alanı, 3 doğal manzara, 2 eski kireçtaşı ocağı, 1 su sarnıcı, 1 su kanalı ve 1 su kemeri bulunuyor. Ravanda Kalesi, Kilis'in kuzeybatısında, Belenözü Köyü yanında, Afrin Çayının doğusunda, kent merkezine 28 km mesafede yer almaktadır. Ravanda Kalesi, tüm vadiyi kontrol altında tutacak bir konumdadır. Etrafı açık, görüş açısı geniş, ufuklara hakim bir dağın tepesinde bulunmaktadır. Kale içerisinde günümüze ulaşan yapılar arasında kalenin batı kısmında bulunan tonozlu yapı, güneydeki şapel, ortasonda yer alan küçük yuvarlak kule, sarnıç ve burçlar dikkat çekicidir. Ravanda Kalesinin Hititlere kadar uzanan çok eski bir tarihi vardır. Kalenin varlığından Haçlı Seferlerinde söz edilmektedir. İslam kaynaklarında er-Ravendan, Haçlı kaynaklarında Ravendel, Ravandal, Ravenel, Ermeni kaynaklarında ise Areventan olarak geçen kale, tarihsel süreç içerisinde bölgeye egemen olan tüm devletlerce kullanılmıştır. Gaziantep-Kilis karayolu üzerinde, aynı adı taşıyan köyde yer alan Oylum Höyük, boyutları ve yüksekliğiyle Ön Asya'nın en büyük höyüklerinden biridir. En eski Kilis yerleşimi olarak nitelendirilen Oylum Höyük, stratejik konumu nedeniyle, çeşitli dönemler boyunca orduların, kervanların geçtiği bir uğrak noktası olmuş ve hemen her dönemde iskan görmüştür. Anadolu, Suriye ve Mezopotamya kültürlerinin kesiştiği bir merkez özelliği taşımaktadır. Höyük üzerinde gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmaları, bölgenin 5500 yıllık geçmişine ışık tutmaktadır. Yerleşimin çok yoğun olduğu Kilis'te Oylum Höyük dışında Kurukastel Ören Yeri, Söğütlü Harebeleri, Kurtaran Köyü ve Çörten Höyüğünde kazılar yapılmış, M.S. 4-5. yüzyıla ait mozaiklere ulaşılmıştır. Polateli ilçesine bağlı Cengin (Bağarası) köyünün kuzeybatısında Afrin Çayı'na açılan dar bir vadide büyük olasılıkla Roma Dönemine ait olan iki katlı su kemeri kalıntısına raslanılmıştır. Bunların yanı sarı şehir genelinde kabaltılar, kasteller, hamamlar,mevlevihane Kilis'in tarih ve kültür kenti olduğuna ışık tutar niteliktedir.