Evliya Çelebi'nin anlattıklarına göre Kilis ve yöresinde kırk çeşit üzüm varmış. Horozkarası (Horuzkarası), Hömmusu (Hönnüsü), Rumi (Urumu), Yediveren (yediveren), İnek Memesi, Dökülgen, Dımışkı, Kabarcık günümüze ulaşan türler olmasına karşın, Horozkarası ve Rumi yöreyle özdeşmiş türlerdir. Lacivert-siyah renkli, iri taneli ve kalın kabuklu olan Horozkarası sofralık; sarı-açık yeşil renkli Rumi adıyla bilinen üzüm de; pekmezlik, şirelik, şaraplıktır.
Kilis'te bugün 16.000 hektarı bulan bir alanda 10.040.000 tiyek (bağ sayısı) vardır. Üzüm yaş ve kuru olarak tüketildiği gibi pekmez (sıcak pekmez, yaş pekmez, gün kurusu pekmez) ve şire (üzüm suyu ve nişastanın birlikte kaynatılmasıyla yapılan tatlı türü) olarak da değerlendirilmektedir.
Toprağa dikim aşamasından mamul ürün haline dönüşünceye dek geçirdiği her evrede söz olmuş, söylem olmuş, mani ve ezgi olmuştur, üzüm...
"Kilis'in yaş üzümü / Gelin dinle sözümü / Dinlemezsen sözümü / Köpek görsün yüzünü." Anonim
"Evlerde bastık şire / Sandığımız nire / Ne dolaşan ortada / Bedenine yel gire."Anonim
"Bağlardan üzüm aldık / Bekçiden izin aldık / Düşmanlanm çatlasın / Sansın, mavi gözlü kız aldık." Anonim
"Kavununu ye karnına bak, karpuzu ye benzine bak, üzümü ye pazına bak."Anonim
"Üzümün iyisi tane katını, iyisi nene olur." Atasözü