KİLİS
TARİHÇE
Kilis doğası ve yerleşmeye elverişli coğrafyası nedeniyle tarihsel süreç içerisinde pek çok kavme (Babil, Hitit, Huri-Mitanni, Arami,Asur, Pers, Makedonya, Roma Bizans, Selçuklu, Memluk/ Kölemen,Osmanlı) ev sahipliği yapmıştır.
Kent merkezinin 5 km kadar güneydoğusundaki Oylum Höyük’te sürdürülen arkeolojik kazı çalışması sonuçlarına göre, yörenin tarihi Geç Kalkolitik Çağa (M.Ö: 3500-3000) kadar dayanmaktadır.
Ele geçen Hitit kaynaklarına göre M.Ö:1460’lı yıllarda Halep Krallığı’na bağlı olan yöre Hi-
tit kralı II.Hattuşaş döneminde (M.Ö:1420-1400) Halep ile birlikte Hitit egemenliğinden çıktıysa da, kral II.Suppililuma’nın (M.Ö:1190-1180) Suriye seferinde tekrar Hitit İmparatorluğu’na bağlandı.
M.Ö:1200 tarihinde Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra önce Aramilerin (M.Ö:XIII.Yüzyıl-VI.Yüzyıl), M.Ö:1100’de de kral II.Tiglat-Pileser döneminde Asurların eline geçen yöre, önce Pers kralı Darius’un batıya (M.Ö:521-485), sonraki yıllarda da Makedonya kralı Büyük İskender’in (M.Ö:336-323) doğuya yayılma politikaları çerçevesinde, bu uygarlıkların sınırları içersinde kalmıştır.
Büyük İskender’in ölümünden sonra (M.Ö:323) yaklaşık 227 yıl Selevkosların / Selefkiler
(M.Ö:281-64) egemenliği altında kalan Kilis ve yöresi M.Ö:64 yılında Roma İmparatorluğu’na
bağlandı ve adı Ciliza sive Urmagiganti oldu.
Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye ayrılması sonucu Doğu Roma dolayısıyla Bizans toprakları içinde kaldı ve Halep’le birlikte Bizans İmparatorluğu’nun Suriye Theması’na bağlandı.
Halife Hz.Ömer zamanında 636 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah (Ebu Ubeydet-ibn-il Cerrah) tarafından İslam topraklarına katılarak, sınır bölgesi kentlerinden biri oldu.
V.Yüzyıldan sonra eski önemini yitiren Kilis ve yöresi, XI.Yüzyıla kadar Hıristiyan Bizansla Müslüman Araplar arasında sürekli el değiştirdi.
Bu süreçte Müslümanlığı kabul eden kimi Türk kavim ve boyları (özellikle Horasan, Türkistan kökenli Oğuzlar), Abbasiler’in denetimine girerek;“Sügur (sınırlar,düşman ağzı olan yerler)” , “Avasım (sınır kentleri)” ya da “Uç Bölgesi” adı verilen yörelerde, bölgelerde iskan edildiler.
“Şam Ucu” adıyla bilinen Kilis ve yöresine (A’zaz/Azez,Kuros,Anazarba,Ravanda) de savaşçı, dizdar (kale,sınır bekçisi), der-bend ağası (sınır, karakol bekçisi), murabıt (ibadetine düşkün kişi, şeyh, derviş), zahid (dindar,sofu) gibi nitelikleri taşıyan Türk boyları yerleştirildi.
985 yılında tekrar Bizans egemenliğine giren bölge, XI.Yüzyılda Haçlı Ordularınca istila edildi ve Urfa Haçlı Kontluğu’na bağlandı.
1124 yılında Artuklu (1101-1231) ve Eyyübi (1171-1348) egemenliklerinden sonra bölgeyi eline geçiren Kölemenler (Memluk Devleti,1250-1516); Anazarba, Azez, Kilis ve Ravanda kalelerini onardı; bugünkü Kilis kent merkezinin bulunduğu yeri, alışveriş / ticaret merkezi yaptı. 266 yıl süren bu egemenliğe Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, 24. Ağustos 1516 yılında Mercidabık’ ta (bugünkü Yavuzlu yöresi) Memluk ordusunu yenerek, son verdi ve bölgeyi Osmanlı topraklarına kattı.
Mercidabık Savaşı (24 Ağustos 1516)
İmratorluğun doğu, güneydoğu ve güneyindeki gelişmeleri kaygı ile izleyen padişah I.SELİM (Yavuz Sultan SELİM, 1512-1520) önce doğuda yöneldi, sonrada 05..Haziran 1516’da güneydoğu seferine çıktı.
Bölgede egemen olan Kansun-ül Gavri komutasındaki Memluk Devleti (Kölemenler) ordusunu 24.Ağustos.1516 yılında Kilis kırsalındaki Dabık Köyü düzlüğünde yenip, yöreyi Osmanlı topraklarına kattı.
Tarihe Merc-i Dabık (merc, Arapça çayırlık anlamında olup; ‘Merc-i Dabık’ bileşik sözcüğü, Dabık Çayırlığı,Dabık Düzlüğü anlamındadır) Savaşı olarak geçen bu olaydan sonra önce Yukarı Mezopotamya sonra tüm Ortadoğu Osmanlı Devleti’nin egemenlik alanına girdi.
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1560 ) zamanında Canbolad Paşa’ya (1502-1596) yurtluk / ocaklık olarak verilen Kilis ve yöresi, Canboladoğulları zamanında en parlak yıllarını yaşadı. Bu dönemde yaptırılan bir cami, bir tekke, bir bezzazistan (esnaf çarşısı,bedesten), iki kervansaray, iki pazar, üç hamam kente verilen önemin bir göstergesidir.
“Babam Canbolad Bey Kilis’i tasarruf ederken burada cami, tekke, üç hamam, iki kervansaray ve bezzazistan, iki pazaryeri yaptırmak suretiyle Kilis’i mamur etmiştir. Şimdi Kilis, altı yerde Cuma namazı kılınır bir kasaba olmuştur . Canbolad Bey’in oğlu Hüseyin Paşa. 1590”
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Halep’e bağlı bir sancak olan Kilis (1590 yılından itibaren Halep Eyaleti’nin Merkez Sancağı) Valide sultanlara “hass” olarak verilmiş ama İmparatorluğun güçsüz olduğu dönemlerde (XVII.Yüzyıldan XIX.Yüzyıla kadar) yerel derebeyleri (mütesellim,mütegalibe ) tarafından yönetilmiştir.
1831-1839 arasında da Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın egemenliği altında kalan Kilis, 1854 yılında “kaza”, 1863’de de “belediye” oldu
Ulusal Bağımsızlık Savaşı Yıllarında Kilis ve Mustaka Kemal ATATÜRK
I. Paylaşım Savaşı’nın son yıllarında VII.Ordu Komutanı olarak Suriye-Filistin Cephesi’nde bulunan Mustafa Kemal, Katma yolu üzerinden Adana’ya geçerken, 28.Ekim.1918 günü Kilis’e uğrar ve o gece Kilis’te kaldıktan sonra gözlemlerini:
“İlk ayak bastığım Türk şehrindeki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir.Varolun Aziz Kilisliler” sözleriyle dile getirir.
Kilis, 30.Ekim.1918 tarihinde imzalanan Mondoros Mütarekesi koşullarına göre 06.Aralık.1918 tarihine kadar İngiliz, bu tarihten yaklaşık bir yıl sonra da; iki devletin anlaşması sonucu 29.Ekim.1919’da Fransız askerlerince işgal edildi.
İşgale karşı “Cemiyet-i İslamiye” adlı direniş örgütü ile başlayan kurtuluş savaşımı daha sonra Şahin Bey’in önderliğinde kurulan “Kuvayı Milliye” örgütü ile devam etti ve 03.03.1920 tarihinde de Kilis Havalisi Kuvayı Milliye komutanlığına Polat Bey getierildi.
Ayıntap-Kilis hattındaki çatışmalarda 25.03.1920 tarihinde Sakıp Bey, 29.03.1920’de de Şahin Bey şehit olmasına karşın, silahlı savaşım sürdü.
25.08.1920 tarihinde Kilis Maliyesi’nde bulunan 60.000 altının Kuvayı Milliye emrine aktarılması, çatışmaların daha da şiddetlenmesine yol açtı.
Çatışmaların yoğunlaşarak sürdüğü günlerde taraflar, önce 11.Nisan.1920 tarihinde “yirmi günlük ateşkes anlaşması” sonra da, 20.Ekim.1921 tarihinde “Ankara İtilafnamesi’ni” imzaladı. Fransız işgal güçleri de 07.12.1921 gününden itibaren Kilis’i terk etmeye başladı ve 23.Aralık.1921 tarihinde yöre bütünüyle bu işgalden kurtuldu.
Ankara İtilafnamesi hükümlerine göre dokuz bucak ve bunlara bağlı yaklaşık dört yüz kadar köy ve mezra Suriye tarafında kalınca; 1926 ve 1929 yıllarında sınır düzeltme anlaşmaları imzalandı.
Haziran.1995 tarihine kadar Gaziantep İli’ne bağlı olan Kilis, 03.06.1995 tarih ve 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 06.06.1995 tarihinden itibaren ülkemizin 79.İl’i oldu.
TARİHSEL BELGE VE METİNLERLE ‘KİLİS’
Çivi yazısı ile yazılmış bir Asur betiğinde “Ki-li-zi” yerleşiminden söz edilmekte, buranın da bugünkü “Kilis” olduğu görüşü oldukça yaygındır.
Martin HARTMAN eski Kilis yerleşiminin bugünkü Kilis kent merkezinin güneydoğusunda “Tarzimehan” yöresi olduğunu belirtir.
Richard KİEPERT de esli Kilis’i, bugünkü yerleşimin 3 kilometre güneybatısındaki “İlizi Bahçesi (İllizi Baghtshesi) olarak gösterir.
Roma İmparatorluğu kaynaklarında “Ciliza sive Urmagiganti” sözüyle geçen yöre, YAKUT’un Mu’cemü’l-büldun ve Halil bin Şahin EZ-ZAHİRİ’nin Zübdetü Keşfi’l-Memalik adlı yapıtında Azaz’a bağlı bir köy olarak belirtilmiştir.
1519 tarihli Osmanlı Devleti Tahrir Defteri’nde de kentin adı “Killiz” biçiminde yazılmıştır.
Prof.Dr.Bilge UMAR “Türkiye’deki Tarihsel Adlar” adlı yapıtında “Kilis” hakkında yaptığı araştırmayı “ …ilk kez Arap tarihçi Kudama Bin Cafer’in 928 dolaylarında kaleme aldığı yapıtında, Arap Devlet’nin Doğu Roma İmparatorluğu sınırında bir kalesi olarak, ‘El Kilis’ diye anılıyor (Honigman, s.40).Kentin 985 yılında İmparator Bardas Phokas eliyle alınmasının sözünü eden diğer bir Arap tarihçi, Yahya bin Said el Antak’i, Kilis adını ‘Killia’ diye vermiştir (Honigman, s.103.3). Bu adın kökenini, öz biçimini, anlamını saptayamadım.” sözleriyle açıklar.
Padişah Kanuni Sultan SÜLEYMAN döneminde CANBOLAT BEY’e ocaklık verilen Kilis, yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı, altı mahalle (Kana, Kıbeliye ,Çukurfasl, Hacıgökçe / Meşhedler, Kızılca, Sübbad) ve 314 haneden oluşan “nefs” statüsünde bir yerleşim birimiydi.
1519 tarihli Tahrir Defteri kayıtlarına göre Halep eyaletinin merkez sancağı olan Kilis’te altı mahalle (Kana, Kıbeliye ,Meşata / Çalcıyan ,Kızılca, Sübbad) 576 hane bulunmaktaydı. 49 Hıristiyan olmak üzere 3500 kişinin yaşadığı bu kasabada (nefs) altı ayrı yerde “Cuma (Cuma Namazı)” kılınırdı.
Ayn ALİ EFENDİ Kavanin-i Al-i Osman adlı çalışmasında Kilis’in, XVII.Yüzyılda Halep eyaletine bağlı livalardan birinin merkezi olduğunu; Katip ÇELEBİ de, Cihannüma adlı yapıtında bu görüşe katıldığını ve yörenin “valide sultanlara has” olarak verildiği belirtir.
Kilis’i uzun uzun anlatan Evliya ÇELEBİ Seyahatnamesi’nde kentin harap durumundaki kalesinden; sekiz kapılı (bu kapıların adları: Büyük Tedribe, Küçük Tedribe ,Ayn Tedribesi, Akharan Tedribesi, Alçak Tedribe, Çulha Tedribesi ,Yusuf Çelebi Tedribesi) surlarından ve 30 camisinden söz ederek; burada beş mahalle bulunduğunu 4660 insan yaşadığını anlatır.
“Kilis Şehri, Halep eyaletinde sancaktır. Fakat Valide Sultan hassıdır. Yetmiş yük akçe ile iltizam olunur. Üç yüz payesi ile sadaka olunur şerif bir kazadır.Sancak Bey’ine adalet üzere seksen bin kuruş hasıl olur. Kadısına yedi bin kuruş hasıl olur. Kalesi virandır. Ama Celali ve Cum Kürtleri korkusundan şehrin dört tarafı kale gibi kerpiç duvarla çevrilmiştir. Evliya ÇELEBİ, Seyahatname”
Vitali CUİNET XIX.Yüzyılın sonlarında Kilis’in sanayi, ticaret ve kültür kenti olduğunu vurgulayarak; kentte 15.000 Türk olmak üzere 20.000 kişi yaşadığını, 47 cami, 12 mescit, 24 medrese, 3 kilise, beş hamam, 740 dükkan, 7 han, 11 fırın, 120 kumaş işliği, 15 kıraathane (kahvehane), 1 eczane ve 4100 hane bulunduğunu anlatır.
Genel Bilgiler :
Kilis ilimiz Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Suriye sınırında bir serhat şehirdir.Komşuları Gaziantep ve Suriye'dir.3 adet ilçesi ve 1 adet beldesi bulunan ilimiz de mübarek topraklardan ilimize kadar gelip bura da şehit düşmüş yüzlerce sahabe türbesi bulunmaktadır.
İl Trafik Kodu : 79
Yüzölçümü : 1.521 Km2Rakım : 680 m
Nüfusu : 87.939
Musabeyli İlçesi :14 196Elbeyli İlçesi :6 391.
Polateli İlçesi :5 482
Merkez, İlçe ve Köyler toplam Nüfus : 124.452